Ürün satın almak ekonomik bir karardır. “Birey ekonomik bir karar verirken nasıl davranır?” sorusu için mikroiktisat kuramları çok genel hatlarıyla da olsa da bazı somut yanıtlar aramaktadır. Öyle sanıyorum ki bu soruya, en sağlıklı yanıt; ürün hakkında bilgisi olan kimselerin -tasarımcı, üretici vb.- düşüncelerinden çok o ürün sınıfı üzerinde şimdiye kadar yapılmış müşteri tercihlerine bakılarak verilecektir. Zira bir “yat” satın alırken gözetilecek unsurların kapsamı da, yatlarla ilgili profesyonel bilgiye sahip olan kişilerce denetlenemeyecek ve değerlendirilemeyece k kadar geniştir.
“Genellemesi ve sınıflandırması en zor deniz aracı grubu özel amaçlı olanlardır. Ağırlıklı bölümü şahıslara ait işlik-dışı zaman (leisure) tekneleri”[1] (yat) olan bu deniz araçlarını sosyal bir meta haline getiren ve bir anlamda onun kimliğini biçimlendiren tarihsel etken, sanılanın aksine, denizciler değil, karadaki ekonomik gücü ellerinde tutan ve denizlere taşıran sosyal sınıflardır. Bu nedenle bir yat, çağımız görsel iletişimsel kültürü içindeki anlamıyla bütün dünya toplumlarında “en üst sosyoekonomik sınıfa”[2] ait alışkanlıklara gönderme yapan bir nesnedir.
Bu anlamıyla yat, “konut, otel ve otomobilin” aynı anlam havuzunda birleştiği bir mimarlık ve endüstri ürünüdür, Yatlar bu üç alandan da ampirik anlam aktarımı ile beslenirler. Dolayısıyla yat alıcısı ve kullanıcısının beklentileri de, yatın bu toplumsal şifreleri çerçevesinde olgunlaşır ve gelişir.“Genellemesi ve sınıflandırması en zor deniz aracı grubu özel amaçlı olanlardır. Ağırlıklı bölümü şahıslara ait işlik-dışı zaman (leisure) tekneleri”[1] (yat) olan bu deniz araçlarını sosyal bir meta haline getiren ve bir anlamda onun kimliğini biçimlendiren tarihsel etken, sanılanın aksine, denizciler değil, karadaki ekonomik gücü ellerinde tutan ve denizlere taşıran sosyal sınıflardır. Bu nedenle bir yat, çağımız görsel iletişimsel kültürü içindeki anlamıyla bütün dünya toplumlarında “en üst sosyoekonomik sınıfa”[2] ait alışkanlıklara gönderme yapan bir nesnedir.
Yatları kabaca sınıflandırırken benzer işlevleri karşılayabilseler de motoryat-yelkenli yat ayırımı yapılmaktadır. Bu ayırımı yapmaya insanları iten sebep, isimlerinin çağrıştırdığı gibi, araçların farklı tahrik sistemlerine sahip olmaları değil, bu iki sınıfa yüklenen farklı sosyokültürel anlamlardır. Bir yat almayı düşünen ama yatları hiç tanımayan bir kimsenin en başta bu keskin ayırımı görmesi doğru
olacaktır. Kesin olmayan bir istatistik bilgiye göre yat sınıfına girebilecek deniz araçlarının yüzde ondördü yelkenlidir.
“Motoryatları, yelkenli yatın geleneksel anlamından saparak, teknenin ve deniz koşullarının elverdiği ölçüde karasal yaşamdan kısa süreli bir dışarı çıkış olanağı olarak değerlendirmek daha doğru olur”[3]. Zira aynı boyda bir motoryat ve bir yelkenli yatla yapılması öngörülen seyir süresi beklentisi, yelkenli yat lehine çok daha fazladır. Örneğin sekiz metrelik bir yelkenli yatın son derece denizci olması ve okyanus seyri dahil uzakyol seferleri yapması beklenebilir. Ancak aynı boydaki bir motoryattan daha çok, “performansı yüksek, şık bir kıyı teknesi olması” beklenecektir. Bunun yanında motoryatlarda da boy büyüdükçe benzeri ve hatta daha başka beklentiler de artacaktır.
Yat satın alırken birçok zorlayıcı ölçüt, müşteriyi seçim yapmada uzunca düşündürecek; onu, yatların da ötesinde, birçok katmanları olan denizcilik konusuyla da ilgilenmeye sevkedecektir. Yat satın almayı ciddiyetle düşünen bir aday için dikkate alınacak unsurlar kabaca formüle edilebilir ve bu çerçevede daha sağlıklı bir karar verilebilir kanısındayım. Bir yat, güvenlik, ekonomiklik, boy, hız, denizcilik, antropometrik ve ergonomik yeterlilik -konaklamaya uygunluk-, güzelduyusal (estetik) işlev, konfor (o sınıftan beklenen genel geçer lüks standartlarına uygunluk), balıkçılık sporuna uygunluk, turizme uygunluk*, su sporlarına uygunluk (paraşüt, su kayağı vb.), güneşlenmeye uygunluk** gibi niteliklerden -müşterinin isteğine göre öne çıkan- en önemli üçüne birden mükemmelen yanıt verebilmelidir. Eğer sucul (akuatik) kültür üzerinde makul derecede bilgisi olan bir müşteri için bu koşullar oluşmamışsa kanımca, o yanlış bir üründür.
Bunun yanında bazı ikincil konuların da bir yatın satın alınması ya da satılmasında önemi olduğu kuşkusuzdur. Yatın CE belgesi olup olmadığına ve eğer belli bir boyun üzerindeyse, malzemesine, yapıldığı tersane ve ülkeye dikkat edilmelidir. Eğer ikinci el alınacaksa, mutlaka birkaç farklı sörveyin değerlendirmesine başvurulmalıdır.
Tasarımcı gözüyle söylemek gerekirse bir yatta karina-üstyapı uyumu tasarımcı için çok önemli bir yan ölçüt (parametre)tü r. Bu iki form ontolojik yapıları sonucu birbirine aykırı geometrik özelliklere ve işlevlere sahip iki ayrı strüktürdür. Özellikle motoryatlarda araç boyu kısaldıkça yan yürüme yolu (sidewalk) kendini belli etmekte ve üstyapıyı karinadan ayıran bir düzlem haline gelmektedir. Bütünlüklü bir görsel birlikteliğin sağlanması bu iki formun biçimsel ilişkisini dengeli olarak kurmaktan geçmektedir. İnce (rafine) ve çağdaş bir güzelduyusal beğeniye sahip ve motoryat kültürü olan bir tüketici, satın alacağı araçta bu önemli görsel birlikteliği mutlaka arayacaktır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder